enfeksiyon

ÇOCUKLARI ENFEKSİYONLARDAN KORUMA YOLLARI

Her anne baba çocukları için sağlık ister. Çocuklarımızın sağlığını koruma ve enfeksiyonlarla mücadelede küçücük bedenlerine destek olabilmek için neler yapabiliriz ?

Özellikle kreş ve okula başlayan çocuklarımızın sık sık enfeksiyonlar ile karşılaşması, sık antibiyotik kullanımı her anne baba için can sıkıcı, endişe verici bir dönemdir. Aşılar bizi bazı hastalıklara karşı korur ancak özellikle kreş dönemi, kapalı ortam, yakın temas ve birçok virüs ve bakteri ile ilk defa karşılaşma nedeni ile daha sık hastalanır çocuklarımız. Bu dönemi daha kolay geçirebilmek için neler yapabiliriz? Elimizde hangi koruyucu kalkanlar var?

HER ANNENİN DERDİ OLAN BU SORULARIN CEVAPLARINI ÖZETLEDİM…

1-Sağlıklı dengeli beslenme:

Sağlıklı yaşamın ilk kuralı sağlıklı beslenmedir !

Bebeğinizin beslenme süreci gebeliğiniz ile başlar, anne sütünün yeterince verilmesi ile devam eder, tamamlayıcı beslenmeye geçişte beslenmenin sevdirilerek, doğru besinlerle, zamanında  başlanması ile  sofrada beslenmenin ilk adımları atılır( Tamamlayıcı beslenmeye geçiş sayfamızdan ……Beslenme konusunun linkini koyalım orayayönlendirelim )…

Sağlıklı olabilmenin en önemli anahtarlarından biri olan beslenmede; özellikle enfeksiyonlara karşı mücadelede tüm adımlarda hem annelerimiz hem de bebeklerimiz, çocuklarımız için gerekli mikro ve makro besin ögeleri dengeli olarak alınmalı, yeterli sıvı tüketimi sağlanmalıdır. Ayrıca ağız, mide, barsak gibi sindirim organlarımızın bakımları yapılmalıdır. Denge içinde çalışan ve vücudumuzun enerji kaynaklarını alıp sindiren bu organlara zarar verecek besinlerden uzak durulmalı. Diş sağlığını korumak adına ilk dişlerin çıkımı ile diş bakımına başlanmalıdır.

Yeterli ve dengeli beslenme, enfeksiyonları onlemede ve tedavide onemli rol oynamaktadır. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda, sadece yetersiz beslenmenin değil aynı zamanda aşırı kalorili beslenmenin de enfeksiyonlara karşı bağışıklık yanıtını olumsuz etkilediği belirlenmiştir. Beslenmenin, bağışıklık sistemeni etkilediği bir cok çalışmada gösterilmiştir. Dengeli beslenme ile immun sistemi olumlu etkileyen, makrove mikro besin oğeleri yeterli olarak alınmış olur .


Enfeksiyonlarda Mikrobesinlerin Rolü

Mikrobesinler, immun sistemin desteklenmesinde onemli role sahiptirler. Bu konuda bircok calışma yapılmıştır. Ozellikle vitamin A, kobalamin (vitamin B12), pridoksin (vitamin B6), askorbik asit (vitamin C), D, E vitaminleri ve eser elementlerden cinko, selenyum, bakır, magnezyum eksiklikleri enfeksiyon hastalıklarında artışa sebep olabilir. Mikrobesinler fiziksel (mukozal, cilt vb ) bariyerlerin yapısal ve fonsiyonel butunluğunun korunmasında rol oynarak bağışıklığa destek olurlar. Hucrelerin kemotaksisi ve antimikrobiyal proteinlerin aktivitelerinin desteklenmelerini  enfeksiyon sebeplerinin yok edilmesine öldürülmesine destek sağlarlar.

O halde kısaca özetlemeye çalışırsak,

Protein: kırmızı et, beyaz et,  fermente süt ürünleri (yoğurt, terayağ, peynir)

OMEGA-3 içeriği nedeni ile balık, fındık, yumurtada bulunur. Hücrenin yapısı ve bağışıklık sisteminin çalışmasında birçok rolü vardır.

Bol salata, yeşil sebzeler, mor lahana, pancar, havuç,   zeytin yağı, ceviz, badem, brokoli, ıspanak çok değerli besinlerimizdir.

Karbonhidrat tüketimi: Enerji kaynağı olarak kullanılır. Yerli üretim, PESTİSİD, GDO içermeyen tahıllar tercih edilmelidir. Tam buğday, çavdar ekmeği gibi daha lifli ekmekler kullanılabilir.

Lif ve probiyotik kullanımı barsak bakımı için gerekir.

Probiyotik içeren kefir kullanımında ev yapımı veya sade kefir markaları önerebiliriz. Yine turşu, sirkeler probiyotik içermeleri nedeni ile enfeksiyonlara karşı korunma ve sağlıklı barsaklarımız ve vücudumuz için çok önemli besin ögesidir.

Meyva tüketiminde, meyva suları yerine taze meyvalar verilmelidir. Anti oksidan ve lif içeriği yüksek; elma, avakado, kivi, üzüm, erik, kuş burnu, nar,  portakal mandalina greyfurt,  gibi meyvalar C vitamini açısından zengindir.

Baharatlarımızdan; kimyon, zerdeçal, kekik, biberiye, ginseng, tarçın, sarımsak enfeksiyonlara karşı koruyucu etkileri çalışmalarla kanıtlanmıştır.

Bal ve bal ürünleri olarak; arı sütü, ve propolis tüketiminde kaynağı bilinen, doğal ürünler tercih edilmelidir.

Tüm bu besinlerin enfeksiyonlardan korunma ve mücadelede olumlu etkileri bildirilmiştir. Çocuklarımıza tüm bu besinlerimizi sevdirerek, faydalarını anlatarak, tat ve görsel sunumlar halinde vermemiz enfeksiyonlara karşı en güçlü kalkanımız olacaktır.

2-Yeterli uyku: Çocuklarımızı enfeksiyonlara karşı mücadele ve korumada YETERLİ ve KALİTELİ UYKU çok önemlidir. Uyku eğitimi sayfamızda aylara göre yeterli uyku süreleri hakkında ayrıntılı bilgiler verdik. Çocukların gece uykudan sık uyanmaları, burun tıkanıklığı, adenoid vejetasyon ( geniz eti ), alerjik durumlar, ekran bağımlılığı, gündüz yeterli aktivite yapılmaması gibi bir çok faktör uyku kalitesini bozar. Bu nedenle gündüzü kaliteli değerlendiremeyen kişilerin geceleri de pek sağlıklı olmayacaktır.

3-Gün içi aktivite, açık alan, spor: çocuklar yaşlarına göre gün içinde yeterli miktarda açık alana çıktıklarında, temiz hava ile temas, oyun, spor gibi aktivitelerle meşgul olduklarında sadece kas eklem sisteminde değil;  beslenme, uyku ve enfeksiyonlara karşı mücadelede de daha güçlü olduklarını biliyoruz. Bu nedenle çocuklarımızı kapalı alışveriş merkezleri, oyun alanları yerine açık alanlar ve yaşına uygun spor ve aktiviteler ile bedeni zinde tutmalıyız.

4-Takviye edici vitamin, mineraller:

D vitamini: COVİD-19 dahil tüm enfeksiyonların seyrinde etkilidir.  D vitamini tercih edilen aralık 40-60 ng/mL olmakla beraber  Ülkemizde d vitamini yetersizliği oldukça yaygındır. Bu nedenle günlük ihtiyaç dozu olan 1 yaş altında 400 ünite, 1 yaş üstü çocuklarda 600 ünite d vitamini desteği öneriyoruz. Gün ortasında  güneş ışınlarını direkt olarak kol ve bacaklardan 30-40 dakika almamız gerektiğini unutmamalıyız.

Demir:  Genelde besinlerden yetersiz alım nedeni ile eksikliği görülür. Demir eksikliğine bağlı oluşan hastalığa anemi denir. Anemi tedavi edilmez ise, enfeksiyonlara yatkınlık, iştahsızlık, dikkat eksikliği gibi sorunlar ortaya çıkar. Bu nedenle demir eksikliği tespit edildiğinde uygun tedavi ve beslenme programı ayarlanmalıdır.

Çinko:  Et, karaciğer, yumurta ve deniz ürünleri çinkonun en iyi kaynağıdır.

Süt ve ürünleri, kuru baklagiller, yağlı tohumlar ve tahıllar çinko içerirler. Aşırı saflaştırılmış unlarda çinko miktarı azalır. Çinko bağışıklık sisteminde hücre düzeyinde ve mukozaların bütünlüğünün sağlanmasında birçok etkiye sahiptir. Eksikliğinde sık enfeksiyon hastalıkları görülebilir. Tedavi süreci olumsuz etkilenir.

Omega: Omega 3 yağ asidinin en önemli faydalarından biri de bağışıklık sistemini güçlendirmesi. Bağışıklığı düzenleyici ve destekleyici bir etkiye sahip olan omega 3 yağ asitleri, çocukların hastalıklara karşı daha dirençli olmasını sağlıyor. Balık ve diğer deniz ürünleri (özellikle somon, uskumru, ton balığı, ringa balığı ve sardalya gibi soğuk su yağlı balıklar)
•    Fındık ve tohumlar (keten tohumu, chia tohumu ve ceviz gibi)
•    Bitki yağları (keten tohumu yağı, soya yağı ve kanola yağı gibi) omega 3 kaynaklarıdır. Haftada iki gün balık yenmesi çocuklarda önerilen omega alımı için yeterli ve gereklidir.

Probiyotikler: turşu, yoğurt, peynir, kefir gibi fermente ürünlerle aldığımız bazı mikrobiyatalar, barsak ve tüm vücud sağlığımızı korur, enfeksiyonlara karşı direncimizi artırır. Antibiyotik kullanımları, sağlıksız beslenme, ishal, sezeryanla doğum barsakta milyarlarca bakterilerin oluşturduğu dengeyi bozar. Günümüzde probiyotikler ile ilgili bir çok çalışma yapılmakta ve araştırmalara devam edilmektedir. Çalışmalara göre probiyotik içeren gıdaların alımı ve dengeyi bozacak faktörlerden uzaklaşmak enfeksiyon hastalıklarına karşı koruyucu rol olmaktadır. Antibiyotik kullanımı sırasında veya ishal tedavisinde destek olarak kullanılmaktadır.

Quersatin:Her çeşit kırmızı, yeşil ve mor pigmentli bitkiler kuersetin içerir. Bitkisel kaynaklarda kuersetin miktarı yetiştirildikleri yere, ne kadar taze olduklarına, nasıl hazırlandıklarına göre değişebilir. Örneğin organik domatesler, geleneksel olarak yetiştirilen domateslere göre %79’a kadar daha fazla kuersetin içerir.

En çok kullanılan kuersetin kaynakları: Elma, biber, koyu kiraz ve vişne, yaban mersini, böğürtlen, domates, brokoli, lahana ve filiz içeren turpgil sebzeler, ıspanak, kale, turunçgiller, yaban kereviz, kakao, tam tahıl, karabuğday, çiğ kuşkonmaz, kapari, çiğ kırmızı soğan, keçiboynuzu, zeytinyağı, siyah ve yeşil çay, kuru baklagillerdir.

Kuersetin mide, bağırsak, cilt, solunum ve idrarla bağlantılı olan tüm bakteri türlerine karşı etkili antibakteriyel özelliklere sahiptir. Bu sayede diğer flavonoidlerle birlikte adenovirüs, herpes simpleks virüsü, solunum sinsityal virüsü gibi yaygın virüslerle savaşmaya yardımcı olabilir. Yapılan araştırmalar kuersetinin, histaminin hücrelerden salınmasını kısıtladığı için alerji semptomlarının giderilmesinde etkili olabileceğini gösterir. Bu mucizevi maddenin anti-alerji özellikleri bronşit ve astımı atakları da destek olabilir.

TAKVİYE EDİCİ MİNERAL VE VİTAMİNLER DOKTORUNUZUN ÖNERİSİ DOĞRULTUSUNDA KULLANILMALIDIR.

Randevu Al veya Soru Sor

İrtibat numaralarından muayene randevusu alabilir, merak ettiklerinizle ilgili iletişim sayfamızdan form doldurarak veya e-mail yoluyla bana ulaşabilirsiniz. Pazartesi - Cuma: 9:00 - 17:00 Cumartesi: 9:00 - 14:00     HIZLI RANDEVU ALMAK İÇİN TIKLAYIN